Bir müddettir, avlanmak üzerine düşünüyorum. Hani meşhur laf vardır ya, "ava giden avlanır" diye. Hep bu laf benim aklımı karıştırmıştır. Hani "ava gideni avlarlar mı?" yoksa "ava giden avlar mı?" ama sanırım zaten ikisi birden.
Benzer şekilde de avcı ve av ilişkisi ilginç. Düşününce avcının daha güçlü olduğu, belli bir seçme şansı olduğu geliyor aklına. Hani o avı pas geçebilir, ya da ava merhamet gösterebilir gibi.
Biraz daha derin düşününce aslında pek de böyle bir şans olmadığı ortaya çıkıyor. Aslında avcının ava acıma lüksü yok. Daha doğrusu tabi ki bu lüks var, bunu her zaman yapabilir ama bu şansı, avın da avcıya "ne kadar da yoğun baskı altında" diyerek acımasından farklı değil. Zira belli bir an için avın hayatta kalması, avcının hayatta kalması ile çelişir.
Gelmek istediğim nokta ise belli bir anda av ve avcının yer değiştirmesi durumunda, yani avlananın avlayabilecek konuma geçmesi halinde en vahşi avcıdan bile daha saldırgan bir şekilde -eski avcı, yeni- avın işini bitireceğidir.
Bu üzerine düşünülmesi gereken bir tezat. Galiba avın da avcının da seçme şansı pek yok.